Yerel seçimler hızla yaklaşıyor. Siyasi tartışmalar ve kısır çekişmeler içerisinde maalesef sadece adaylar konuşuluyor. Oysa yerel seçimlerde belediyeleri yönetecek isimlerden çok projeler önemli. Maalesef, siyaset, projelerin önüne geçmiş durumunda. Eğer projeler konuşulabilse, yaşadığımız yerdeki koşulların iyileşmesiyle yaşam kalitemiz büyük ölçüde pozitif yönde değişebilir. İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak bende, "nasıl bir belediye?" daha doğrusu "nasıl bir şehir?" istediğime ilişkin görüşlerimi yazmak istedim. Belki bir yerleri etkileyere hepimizin yaşam kalitesi değişebilir ve yazının sonuna doğru anlamını okuyacağınız 99 maymunu geçebiliriz.
Seyahat etmeyi seven biri olarak pek çok ülke ve büyük şehir görme fırsatım oldu. Bu deneyim ve bilginin bir belediye başkanı içinde çok önemli olduğunu düşünüyorum. Korkmayın ben aday değilim. Ancak oy vereceğim başkanın böyle bir özelliğinin olmasının, önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece okuyarak ya da fotoğraf, videolardan değil bu deneyimi bir fiil yaşamış olmak son derece önemli ve insanın bakış açısını etkileyerek vizyonunu geliştiren bir özellik.
Bu noktadan hareketle nasıl bir İstanbul ya da aslında büyük şehirlerin belki pek çoğu için geçerli olabilecek, büyük bir bir şehrin özelliklerinin neler olabileceğini, benzetmeler yaparak tasvir etmek istiyorum.
Öyle bir şehirde yaşamak isterdim ki,
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bunlar benim bildiğim bazı büyük şehirlerin önemli özellikleri. Bazı şehirler elbette birden fazla özelliği gösteriyor ancak ben özellikle kendi deneyimlerimden öne çıkanları ile belirtmek istedim.
İstanbul, muhteşem bir şehir. Boğazı, tarihi dokusu, tepeleri, iklimi ile tüm sorunlarına rağmen en güzel metropollerden biri. Ancak eğer yaşanan sorunlar giderilmez ve kalıcı çözümler getirilmez ise bu güzel şehirde yaşamak giderek güçleşecek görünüyor.
İstanbul özelindeki ana sorunlar bana göre;
Elbette başka sorunlardan sayılabilir ancak bana göre yukarıdakiler en temel sorunlar. Eğer İstanbul’da mutlu, huzurlu bir yaşam istiyorsak önerilerim şunlar;
Eğer bu yukarıdaki alanlara yönelik projeleri olan bir belediye başkanı varsa oyum onadır. Bu Dünya'daki sayılı günümüzü, eğer bu şehirde geçirecek ise her vatandaş bilinçli olmalı ve buna göre seçim yapmalı diye düşünüyorum.
Bu yazıyı okuyan siz belki yüzüncü maymun* olabilirsiniz.
Yüzüncü maymun, 1952 yılında, Koshima adasında Japon maymunu Macaca fuscatta’nın başına gelenlere dair sıra dışı bir hikayedir.
“Bilim adamları, maymunları, kuma attıkları tatlı patateslerle besliyorlarmış. Maymunlar tatlı patatesleri seviyormuş, ama kumun tadından pek memnun değillermiş. Imo adında on sekiz aylık dişi bir maymun, patatesleri yakınlardaki suda yıkayarak bu sorunu çözebildiğini fark etmiş. Imo bu numarayı oyun arkadaşlarını da öğretmiş ve onlar da annelerine öğretmişler. Bilim adamları bu patates yıkama ritüelinin yavaş yavaş adadaki tüm maymun nüfusuna yayılmasını izlemişler. Sonra, 1958 yılında bir gün, inanılmaz bir şey olmuş. O sabah bir anda, belirli bir sayıda maymun patates yıkama numarasını öğrenmiş; tam sayı bilinmiyor, ama hikaye işte, 99 olduğu söylenir. Sonraki maymun da – yüzüncü maymun –bu numarayı öğrenmiş ve o akşam bilim adamları adadaki her maymunun aynı şeyi yaptığını fark etmişler. Sadece onlar da değil, Koshima ile hiçbir bağlantısı olmayan çevre adalardaki maymunlar da tatlı patateslerini yıkamaya başlamışlar.”
Evet belki bu yüzüncü maymunun ilave enerjisi bir şekilde ideolojik bir atılıma neden olduğu gibi belirli bir kritik rakam, bir farkındalığa ulaştığında, bu yeni farkındalık zihinden zihne aktarılabilir. Sadece tek bir insan daha yeni bir farkındalığa uyandığı takdirde, alanın güçlendiği ve o farkındalığın hemen herkese ulaştığı bir nokta vardır. İşte bu yüzden Siz Yüzüncü Maymun olabilirsiniz.
* Ken Wilber, Boomeritis, Butik Yayıncılık, 2002