Voyager I ve II isimli iki insansız uzay araçları, "Voyager Uçuş Programları" adı altında, 1977 yılının yazında Cape Canaveral, Florida, USA uzay üssünden fırlatıldı.
Başlangıçta 5 yıllık bir misyonla göreve çıkan bu iki uzay aracı,yeni ilginç Dünyalar,uydular ve jeolojik süreçler gibi şeyleri keşfetmek üzere uzaya gönderildiler.Bu araçlarla ile ilgili teknik ve ilginç bilgiler internet üzerinden rahatlıkla bulunabilir.Bunun için Wikipedia'daki Voyager 1 ve açık bilim dergisindeki sayın Işıl Arıcanın "Voyagerdan Güneş Sistemine Veda" adlı yazıları okuyabilirsiniz.
Benim bu yazı ile paylaşmak istediğim, 5 yıllık bir misyonla yola çıkan ve bırakın hedeflerini gerçekleştirmeyi, bunları fazlasıyla aşarak yeniden yeryüzünden ( Pasadena, California) programlanarak yetenekleri geliştirilen bu araçlarla keşfedilen şeylerdir.
Voyager'ların bu keşifleri yaparken gezegenleri incelemek üzere kullandıkları araçların neler olduğunu gösteren bir resim aşağıda yer almaktadır.
Yaptıkları sayısız keşiflerin içerisinde en önemlileri olarak astronomy magazine, ocak 2013 tarihli sayısında paylaşılan ilk 10 öğrendiğimiz önemli bilgiler aşağıda yer almaktadır.
1. Jüpiterin Uydusu Io'nun Volkanları:
Bu en büyük keşiflerden biri idi. Voyager 1'in 8 Mart 1979'da çektiği fotoğraf, navigasyon mühendisi Linda Morabito tarafından işlenirken bu keşif yapıldı. Bu büyük uydu üzerinde 300 kilometre boyunca bir yükseklik görüldü. Linda Morabito başlangıçta bunun başka bir uydu olduğunu düşündü, ancak daha sonra bunun aktif bir volkandan havaya yükselen bir duman olduğunu anladı.
Astronomlar bunun sonucu olarak Io'nun içinde çalkantılı bir durum olduğunu anladılar. Jüpiterin çekim gücü Io'yu en yakın ve en uzak olduğu zamanlarda farklı etkilediği için kelimenin tam anlamıyla, bu büyük uydu geriliyordu.Bu gelgitler, sürtünmeden dolayı yoğun bir ısıya neden oluyordu. Tüm bunların sonucunda da Io'daki volkanik aktivitenin Dünyadaki aktiviteye göre 100 kere daha fazla olduğu anlaşıldı.
Aşağıdaki soldaki resimde Voyager 1'in yaklaşık 800.000 km uzaklıktan çektiği bir fotoğraf görünüyor. Ortadaki resimde Loki silueti diye adlandırılan devasa bir volkanik püskürme görülüyor. Sağda yer alan resimde ise uzay aracının Io'dan 128.500 km uzaklıktan çekilmiş,sülfür parçalarının renklendirdiği yüzey görünüyor. 2. Jüpiterin Atmosferindeki Türbülans:
3 asır boyunca Jüpiterin bant şeklindeki bulutları ve büyük kırmızı lekenin gözlemlenmesi sonrası, Voyager 1, bilim insanlarına bu lekeye çok daha yakından bakma şansını verdi. Bilim insanları, bu lekenin içinde, bazılarının nerede ise başka gezegenler kadar büyük olan düzinelerce kasırga sistemlerinin birbiri ile etkileşimini gördüler. Büyük kırmızı lekeden gelen görüntülerin dikkatli bir şekilde işlenmesi ile bu lekenin kendisinin oldukça kompleks katmanlardan oluştuğunu fark ettiler.
Voyager'lar, bu kırmızı lekenin, Jüpiteri çevreleyen bulutların 8 km üzerinde olduğunu ve zaman atlamalı (timelapse) filmlerinde gösterdiği gibi saat yönünün tersi istikametinde döndüğü gösterdi.
3. Europa içinde bir okyanusun varlığı?
Bu iki uzay aracı, Jüpiterin en büyük 3.uydusunun üzerinde uçmaya başladığında, uydunun buzumsu kabuğunun baş döndürücü bir şekilde kesişen çatlaklardan oluştuğunu gösterdi. Yapılan hesaplamalar bu buzdan oluşangövdenin derinlerinde sıvı bir okyanus olma ihtimalini ortaya koydu. Jüpiter ve Europa arasındaki gelgit etkileşiminden dolayı bu durumun var olabileceği düşünülüyor. Europa'nın yörüngesi Io'ninkine göre çok daha dairesel olduğundan iç ısınmanın Volkanların oluşumu için yeteri kadar güçlü olamayacaktır. Ancak bu durum devasa buz yığınlarını eritmek için yeterli olabilir. Yandaki resimde Voyager 1'in 4 Mart 1979'da çektiği fotoğraf görülüyor. Bu fotoğrafta bilim adamları kilometrelece uzunluğundaki lineer yapılarını neler olduğunu merak etmişlerdi. Voyager 2, bu gizemi 9 Temmuz 1979'da sağda görünen resmi çekerek çözdü. Bu uzun yapıların bazı yerlerde 100 km kalınlığında buz kabuklar olduğu anlaşıldı.
4. Io'nun Halkası:
Voyager 1, Io'nun, Jüpiterin olağanüstü manyetik alanının yarattığı etkiden dolayı iyonize olmuş oksijen ve sülfür'den oluşan kalın bir halkası olduğunu gösterdi. Bu halkayı oluşturan maddelerin orijinin diğer uydulardaki bazıları çok güçlü olan ve doğrudan uzaya püsküren pek çok Volkandan geldiği anlaşıldı. Bu aktivitelerin muazzam bir yan ürünü olarak, Io tarafından püskürtülen bu malzemelere ufacık bir uydu olan Amalthea'nın yüzeyine düştü. Uzaydan sürekli bir şekilde gelen bu sülfür yağmuru, Amalthea'nın orjinali koyu olan rengini kırmızıya dönüştürdü.
5. Satürn'ün Halkasının Yapısı:
1980 yılının öncesine kadar, astronomlar Satürn'ün etrafında yarım düzineden biraz daha az halka olduğunu düşünüyorlardı. Ancak Voyager'ların üzerindeki kameralar gösterdi ki her bir halka kendi içinde başka halkalardan ve aralarındaki boşluklardan oluşuyor. Buna ilave olarak Voyager 1, bundan 1 yıl önce Pioneer 11 görünteleme takımı tarafından keşfedilmiş olan gizemli bir F halkasının 2 küçük uydu olan Pandora ve Prometheus'u keşfetti.
6. Titan'ın Atmosferi:
Nasa bilim insanları, Satürn'ün en büyük uydusunu, Voyager 1'in ana hedefi olarak belirlediler. Voyager 1, Titan'ın nitrojenden oluşan atmosferinin, Dünyamızdaki yüzey basıncına göre %45 oranında daha kuvvetli olduğunu gösterdi. Daha sonradan gelen verilerle de onaylandığı gibi Voyager'ın ürettiği veriler, Bu uydunun geçmişte metan ve diğer hidrokarbon bulutlarından oluştuğunu ve bunlardan gelen yağmurlar ile yüzey üzerinde sıvı metan göllerinin bulunma ihtimaline ışık yaktı.
7.Neptün'ün Büyük Kara Lekesi:
Voyager 2 Neptüne yaklaşmaya başladığında, bilim insanları devasa bir kara şey fark ettiler. Kamufle edilmiş gibi olan bu büyük kara leke araştırmacıları bir açıklama getirme konusunda oldukça zorladı: Neptün'ünün Güneş'den aldığı küçük bir enerji ile nasıl oluyor da böylesine bir fırtına kopuyordu.
Daha sonra yapılan çalışmalar gösterdi ki Voyager 2 gezegenin üst atmosferinden geçerken, bu büyük kara leke ve gezegenin üst atmosferindeki siklonlar benzer özellikler göstermekte idi.
8. Neptün'ün Süpersonik Rüzgarları:
Neptün üzerindeki bu kara leke bir şaşkınlık yarattı ise de Güneş sistemindeki bu en uzak mesafede olan şimdiye kadar rastlanmış en süratlı rüzgarlara ne demeliydi. Voyager 2 Neptün'n üzerindeki rüzgarların hızını saatte 1.600 km olarak ölçtü. Neptün, Güneş'den aldığı enerjinin 2.6 kadar daha fazla radyasyon ürettiği için, araştırmacılar gezegenin içindeki akımların radyoaktif elementlerin bozunumuna neden olduğunu düşündüler.
9. Triton üzerindeki Gayzerler:
Neptün'ün en büyük uydusunun ince atmosferindeki bulutların ve sisin gözlemlenmesine ilave olarak, Voyager 2 kriyovolkanlarını ( erimiş kaya parçaları yerine su, amonyak ve metan gibi uçucuları püskürten) keşfetti.
10. Güneş Sisteminin Sınırı:
Voyager insansız uzay araçları kendi hedefindeki gezegenler karşılaşmalarından sonra çalışmaları durmadı. 2014'ün başlarında Voyager 1, kendi Güneş sistemimizin sınırlarını (yıldızlar arasındaki güneş rüzgarının durduğu, astronomların heliopause diye adlandıkları sınır) aşabilir.
Voyager 1 terminasyon soku diye bilinen, güneş rüzgarının ansızın ses hızının altına yavaşladığı, bir sınırı 2004 yılında aştı, Voyager 2'de 2007'de onu izledi. herbir uzay aracı helipause sınırı geçtiğinde, Voyagerların yıldızlar arası misyonu başlayacak.
Aşağıdaki şekilde Voyager insansuz uzay araçlarının uçuş rotası yer almaktadır.