Sosyal sorumluluk son birkaç yıl öncesine kadar çok aktif olduğum bir konu değildi. Yapılan kimi şeyleri görüyor hatta bazılarına da ufak tefek katkılarda bulunuyordum. Ancak ne zaman ki YANINDAYIZ derneği ile karşılaştım o zaman işler değişti.
2018 yılında, erkeklerin aktif katılımıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını amaçlayan Türkiye’deki ilk, dünyadaki sayılı sivil toplum kuruluşlarından bir olan derneğimizin kurucuları arasında yer almam ve kendimi özellikle Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE) konusunda geliştirmeye başlamamla şunu fark etmeye başladım:
Önüne konanla yetinmeye kalkarsan, ne verilirse sadece onu alırısın (O da verilirse)!
Günümüz Dünyası o kadar hızlı değişiyor ve karmaşık hale gelmeye başladı ki hiçbir Devlet vatandaşlarının istek ve beklentilerine tam olarak cevap veremez hale gelmiş durumda. Bu ister zengin bir ülke ister yoksul bir ülke olsun ve vatandaşı da ister gene varlıklı isterse de fakir olsun her kesim için geçerli.
Dolayısıyla sosyal sorumluluk veya gönüllü çalışma sadece anlam arayan insanların yaptığı bir şey olmanın ötesinde bir gereklilik haline geldi. Yani yaşamda gördüğümüz, sistemin müdahale etmediği, etse bile yetersiz hatta bazen yanlış müdahale olduğu durumlar söz konusu. Dolayısıyla bundan olumsuz etkilenen unsurların mağdur olduğu durumlara seyirci kalmamak ve bu konuda yapılan çalışmaları desteklemek çok ama çok önemli bir hal aldı.
Yani bir anlam arayışı kadar artık bir acil gereklilik hali de söz konusu.
Ülkemiz bu konuda pek iyi bir durumda değil! Özellikle yaşanan darbeler, sıkı yönetim, ohal, ekonomik zorluklar gibi nedenlerden dolayı insanlarımız böyle şeylere biraz daha uzak kalıyor diye düşünüyorum.
Oysa yapılacak çok şey var!
Çocuklar, kadınlar, engelliler, yaşlılar, kimsesizler, yoksullar, mülteciler, eğitim, sağlık, çevre, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi uzayıp giden bir liste var.
Sonuç olarak yukarıda yer alan konular için gerek aktif olarak bir şeyler yapmak ya da destek sağlamak için çok sayıda yapılacak iş var, yeter ki biraz duyalım, görelim yani fark edelim!
Ancak ne kadar görüyoruz?
Cevap, çok fazla değil sanırım.
Bununla beraber az da olsa iyi şeyler yapan pek çok dernek, kuruluş var ama toplam içindeki oranına bakıldığında oldukça az. OECD 2008 verilerine göre gönüllü katılım oranı ülkemizde %1,7. Bu oran gelişmiş ülkelerde %70’lere kadar çıkıyor.
Ben bu soruna iyimser bir açıdan bakarak temel problemin insanların niyetinde değil farkında olmamasın da ya da ne yapacağını tam olarak bilmemesin de olduğuna inanıyorum ya da inanmak istiyorum.
Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, aktif katılım sağlamak için size uygun bir alan seçerek bir oluşumun içine dahil olmak ve orada da inisiyatif almanın son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Ben yukarıda yazdığım gibi YANINDAYIZ Derneği oluşumunun içinde oldum ve kendi güçlü olduğum alanlarla ilgili elimden gelen katkıyı yapmaya gayret ediyorum.
Hatta bana çok uygun olmayan bir tarzı da seçerek geçen sene ilk defa kendi kampanyamı oluşturarak 40.İstanbul Maratonunda YANINDAYIZ Derneği için bağış toplamıştım. O zaman kendime bir hedef koymamıştım, bunu yaparken. Bu sene ise geçen sene topladığım desteğin iki katını hedef olarak koydum. Bu hedefin de çok şükür nerede ise %80’inini yakaladım.
Ancak şunu deneyimledim ki böyle bir şey yapmak yani birilerinden bir şey istemek ve alabilmek için de kısmen ısrarcı ve takipçi olmak zor bir şey. Özellikle kişiliğiniz, yetişme tarzınız ve en önemlisi daha önce böyle deneyimlerinizin olmaması işi daha da psikolojik olarak zorlaştırıyor.
Sözün özü şunu demek istiyorum.
Eğer daha iyi bir toplumda yaşamak ve kendi yaşamımızın da biraz daha anlamlı olmasını istiyorsak seyirci olmak yerine oyuncu olmayı tercih edelim. Eğer seyirci olacaksak bile aktif seyirci olalım. Etrafınızda niyetinden şüphe etmediğiniz, aklına ve deneyimlerine güvendiğiniz birileri bir şeyler yapmak istiyorsa destek olalım. Mümkünse anlamlı bir destek değilse sembolik olsa bile bir destek ya da tepki de bulunmaya gayret edelim.
İnanın bir şey kaybetmeyecek, kendinizi daha iyi hissedecek hatta daha önemlisi belki de sizin de keyif alacağınız, kendinizi iyi hissedeceğiniz bir oyuna girmeye hazırlanacaksınız. Bunun yanı sıra iyi bir şeyler yapmaya çalışan aktivist kişilerinde kendini iyi hissetmelerine ve bu davranışlarını devam ettirmelerine yardımcı olacaksınız.
Kendi adıma geç başladığım ve yaşayarak öğrendiğim bu sürecin artık çok daha genç yaşlarda ve çocukluk döneminde deneyimlenmesinin hem bireyin hem de sonuç olarak toplumun kalitesine çok fazla katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Daha iyi bir Dünya mümkün! Ama sadece seyrederek değil.
Sevgilerimle