Fotoğraf Makinamdan
Kalemimden
Hakkımda
Epikuros & Mutluluk
Sosyal Bilim
4 Dakika
27 Mart 2013


Epikuros, İÖ.341'de doğdu. Çocukluğu ve gençliği Sisam (Samoz) adasında geçti. Felsefeyle 14 yaşında tanıştığı, bizzat kendisinin söylediği biliniyor.Bir rivayete göre felsefeye karşı ilgisi Demokritos'un eserleriyle tanışması ile başlamış. Tüm bu yaşanan olayların eski adı ile Teos diyebilinen İzmir'de Seferihisar civarında geçtiği düşünülüyor.

Bir Atinalı olan Epikuros, İskenderin ölümü ile yaşanan olaylar sonucunda Atinalı kolonilerin yaşadıkları yerlerden kovulmasıyla, 310 yılında yaşadığı yer olan Kolophonu terk ederek, Mytilene'de bir felsefe okulu kurdu. Epikoros!un kendi okulunu kurduğu dönemde aynı zamanda pek çok başka felsefi okullarda vardı: Platon'un Akademisi, Aristoteles'in Lise'si, Stoacu'cularun okulu gibi pek çok okulun olduğu bir dönem.

Burada ilginç olan konu, Epikuros'un kurduğu okulun diğerleri gibi resmi bir öğretim kurumu olmadığıdır. Bu okul diğerlerinin tam tersine, aynı hayat tarzını yaşayan, aynı görüşleri paylaşan bir dostlar topluluğu olmasıdır. Buraya kabul edilenler arasında Platon'un Akademisi ve Aristoteles'in Lisesinden farklı olarak, kadınlar ve köleler de bulunmaktadır. Bunlar, öğrenci olmalarının yanı sıra bizzat Epikuros'un dostları olarak nitelendirdiği insanlardır. Okula belli bir ders programını izlemek için değil üstada yakın olmak ve onun hayat tarzını paylaşmak için gelmişler ve bu fikirleri birlikte tartışmışlardır.

Rivayete göre, Epikuros, üzerinde "Yabancı, burada kendini iyi hissedeceksin. Burada en yüksek iyi mutluluktur" yazının bulunduğu bahçede ölümüne kadar dostları ile basit ve ölçülü, kendi sebze-meyvelerini ekerek, çoğunlukla Epikurosçuluk üzerine olan uzun sohbetler yaptıkları, sade bir hayat yaşamıştır.

Epikuros ve Epikurosçuluk özellikle aynı zamanda ortaya çıkan Stoacılağın şiddetli saldırılarına ve eleştirilerine uğramıştır. Ayrı bir yazı konusu olmakla beraber Stoaculuk, Epikurosu'un önerdiği gibi tatmine giden çeşitli yolların haritasını çıkarıp dengeyi tutturmak yerine arzularımızdan tamamen kopmamız gerektiğini savunur. Birinci yüzyılda yaşamış olan Epiktetos, Stoacı felsefeyi uygulamanın sonuçlarını şu şekilde özetlemişti:

"Bana hasta ama mutlu, tehlikede ama mutlu, ölen ama mutlu, sürgünde ama mutlu, şerefi lekelenmiş ama mutlu birini gösterin.Ona beni gösterin.Tanrılar aşkına, ne kadar isterim bir Stoacı görmeyi!"

Epikuros'un benim dikkatimi çekmesi ve özellikle ilgilenmemin sebebi belki de hem sosyal bilim hem de o zamanlar doğa felsefesi diye geçen fizik konusunda çok güçlü fikirlerinin olmasıdır. Bu iki konudan başka, Epikuros, ruh kuramı, Tanrı kuramı, ahlak felsefesi,siyaset felsefesi gibi çeşitli konulara ilişkin fikirler geliştirmiştir. Bununla beraber her zaman siyasetten uzak durmuşdur, Epikuros.

Yazılacak çok şey olmakla beraber konu dışına çıkmamak ve yazıyı iyice uzatmamak için Epikuros'un Mutluluk anlayışından bahsetmek istiyorum.

Konu ile ilgilenen okuyucular, yazının en altında verdiğim kaynaklardan son derece zengin bir bilgi hazinesine ulaşabilirler.

Belki tüm Epikuros etiğini mutluluk yaklaşımı çerçevesinden de ele alabiliriz.

Epikuros, hem bir haz alma hem de bu hazları kontrol etme ile uğraşan bir çilecilik gibi ilk bakışta paradoksal olduğu düşünülen bir yaşam biçimi önerir. Aslında temel felsefe son derece basittir:

  • İnsan kesinlikle azami haz almalı asgari acı çekmelidir.
  • Tüm bunları yaparken de arzularını sınırlamayı öğrenmelidir.
  • Arzuları asgaride tutmak, zevki azamiye çıkarmak gerekir.

Dolayısıyla, Epikuros etiği, arzunun kendisi üzerine bir çalışmadır. Arzular arasından mutluluğa götürebilecek olanları seçme ve tam tersine insanı belirsiz bir arayışa, doyumsuzluğa ve mutsuzluğa mahkum edebilecek olanları reddetmek isteğidir.

Epikuros, her zevk kendi içinde biri iyiliktir ancak bütün zevkler değerli değildir der, çünkü sonu doyumlardan çok acılara çıkanlar da vardır içlerinde diye belirtir. Örneğin alkol bağımlısı için içtiği içki bir zevktir ama alkol bağımlılığı, peşinde hazdan çok acı getirir. Bununla birlikte her acı kendi içinde kötülük olmakla birlikte, hepsinden kaçınmak gerekmez. Sonrasında daha fazla zevk almayı ya da daha büyük acıları engelleyebilenleri de vardır. Diş tedavisi acılı bir süreçtir ama sonunda yıllar boyu çekilebilecek acıyı önler.

En iyi şekilde zevk almak için, en akıllıca yaşamak gerekir. Bunun için Epikuros, arzuları üç kategori halinde sınıflandırılmasını önerir:

  1. Bazı arzular doğal ve gereklidir.
  2. Bazı arzular gerekli değildir ama doğaldır. örneğin; cinsel arzular, estetik, yemek yeme vb. tamamen kaçınmaya gerek yoktur ancak kölesi olmamaya da dikkat etmek gerekir. Mutlu olmak için elzem değilllerdir.
  3. Geri kalanlar ne doğal ne de gereklidir örneğin; şan,şöhret,para,iktidar vb. sınırsız ve anlamsızdır, doyumsuzluğa sürükler.

kesinlikle iyi olan arzular, doğal ve gerekli olanlardır. Bunlar, ister hayatın kendisi (yemek yemek, içmek)ister bedenin rahatı ( rahat giysiler, başını sokacak bir yer), ister ruhun rahatı (arkadaşlık, felsefe) olanlar olabilir.

Hayatı son derece basitleştiren Epikuros felsefesi bir anlamda ölçülü bir hedonizmdir. Çilecilik gibi görünse de aslında önceliğine zevk almayı koyar. Mümkün olduğu kadar çok zevk almak insan arzularının bir çerçeveyle sınırlamasını gerektirir, ama güzel olan zevktir, sınırlama değil! Sadece doğal olanı ve gerekli olanı arzuladığınız takdirde, azami zevke kavuşursunuz. Epikurosçu, bir parça ekmek ve bir bardak sudan azami haz duyar, oysa Epikuros'un dediği gibi sefih bir insan, şölenlerden çıkmasa bile bir türlü kendini tatmin edemez. Sıkıntıya, bıkkınlığa, iç daralmasına ve doyumsuzluğa mahkumdur o...

Epikurosçuluk bir tür zevkler perhizi önerirken insan doğası karşısında gözlerini kapatmış mıydı acaba? Arzu etmek hep daha fazlasını arzu etmek insanın doğası değil midir? soruları karşısındaAndre Commte-Sonville'nin cevabı şöyle:

"...Epikurosçuluk insanoğlu hakkında hayaller mi kuruyordu, yoksa biz mi Epikurosçu olma yeteneğinden yoksunuz? Acaba Epikurosçuların insanbilim anlayışımı yanlıştı, yoksa biz mi zayıfız?..."

Aslında Epikuros etiğinin belki en güzel özeti, bir parçası günümüze ulaşabilmiş olan son mektuplarından birinde ölümle pençeleşmekte olan Epikuros'un arkadaşına yazdığı yazıda görülebilir: " Sana hayatımın çok mutlu, aynı zamanda en son gününde yazıyorum. Böbreklerim ve bağırsaklarım yüzünden öyle bir ağrı çekiyorum ki hiç bir şey daha fazla şiddetlendiremez bunu; ama sohbetlerimizi hatırladıkça duyduğum sevinç, bunu unutturuyor".

Ve Sonville şöyle devam ediyor:"...Biz Epikurosçu olamadığımız sürece Epikuros haksızdır, ama olabilirsek haklıdır..."

Günlük kaygılar, endişeler ve gelecek beklentileri ile Epikuros'u anlamak ve bu felsefenin gerektirdiği bilgeliği uygulamak zor görünüyor.

Özellikle günümüz toplumu gibi çılgınca tükettiğimiz, gerekli ve doğal olmayan pek çok hazzın peşinde koştuğumuz bu günlerde Epikuros bize biraz nefes aldırabilir.

Günümüzde büyük şehirlerde yaşayan pek çok yalnız insanı için, Epikuros'un hayat zevkleri listesinin en tepesine yerleştirdiği arkadaşlık-dostluk çok manidar olsa gerek. Epikuros, dostluk için şöyle demektedir:

"Dostluk, bilgeliğin insana hayatını mutlu yaşamak için sundukları arasında açık arayla en önemlisidir"

Kendime adıma, mutluluk yani kelimenin kökenin anlamı ile "iyi an"ların saysını artırmak ve bu hayat yolculuğunda azami sayıya ulaşmak için her zevkin iyi ve her acının kötü olmadığının farkına varmak ve bu yolculukta dostluğu ilk sıraya koymak için Epikorus etiğini bilmek önemli diye düşünüyorum.

Yararlanılan ve tavsiye edilen kaynaklar:

  • Daneil Klein, "Filozofun Mutluluk Seyahatnamesi- Epikuros'la Felsefi Yolculuklar",Çev: Algan Sezgintüredi, aylak kitap, 1.baskı, Mart 2013
  • Andre Comte-Sponville, Jean Delumeou, Arlette Farge, "Mutluluğun En Güzel Tarihi", Çev: Saadet Özen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,II.Basım, 2012
  • Ahmet Aslan, "İlkçağ Felsefe Tarihi", İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2008
  • Paul Nizan, "Eskiçağ Maddecileri", Çeviren: Afşar Timuçin, Tellos, 1998
Kategoriler
Son Makaleler
erkan tozluyurt
Neden Bu Blog?
Erkan Tozluyurt
Yetenek üzerine okuduğum bir kitapta, ortalama zekaya sahip her insanın yetenekli olduğundan bahsediyor ve buna çeşitli örnekler veriyordu. Kitap içerisindeki ana fikir her hangi bir konuda istekli olan birinin ortalama 10.000 saat (ya da 10 yıl kuralı)* sıkı ve doğru yöntemli bir çalışma ile üretken olabileceğini söylüyor ve bir süre [...]
devamını oku