Son dönemlerde kitapçıların raflarına baktığınızda “mutluluk” adı altında çeşitli yayınlar görürsünüz ve bunlardan bazıları da en çok satanlar listelerini girmişlerdir. İşte bu kitaplardan biri olan “Mutluluk: Mavi Bölgeler Yöntemiyle Mutluluğu Bulmak” adı ile Dan Buettner tarafından yazılmış kitap, New York Times Bestseller listesine girmiştir.
Bir çırpıda okuduğum bu kitap, özellikle işaret ettiği Dünyada'ki en mutlu yerler ile dikkatimi çekmişti. Mavi bölgeler diye adlandırılan bu yerler, fırsat olduğunda gidip, gerçekten durumu gözlemleme isteği uyandırmıştı ben de. Kitapta paylaşılan Dünya'nın bu mavi bölgeleri; Danimarka, Singapur, Meksika, ABD/ Kaliforniya –San luis Opispo olarak geçiyordu. Bunlardan Singapur’da kısa süreli bulunmuş, ABD Kaliforniya orta bölgesinden kuzeye doğru bir süre seyahat etmiştim. Ama özellikle bize çok daha yakın olan Danimarka’da hiç bulunmamıştım. 2013 yılı Mart ayında eşimle birlikte, 3 gün için gidip ama olabildiğince çok yeri gezip, gözlemle fırsatım oldu.
![]() |
![]() |
Gelin şimdi bu Danimarka macerasını, kitap’ ta anlatılan bilgilerle mercek altına alalım. Ama önce Dünya’nın çeşitli bölgelerindeki mutluluk nasıl ölçülüyor kısaca ona bir bakalım: Son 20-30 yıldır sosyal bilimciler ve akademisyenlerden oluşan Dünya'nın farklı yerlerindeki bilim insanları “mutluluk” üzerinde çalışıyorlar ve bunun sonucunda da yeni bir mutluluk bilimi ortaya çıktı. Bir ülkenin ya da bireyin refah seviyesini ölçmek kolay ancak mutluluk gibi değişken bir kavramın nasıl ölçüleceği daha sübjektif bir konu olduğu açıktır. Bunun için Dünya ölçeğinde mutluluğu değerlendiren çeşitli anketler ve araştırmalar yapılmakta. Bunlardan en önemlileri olarak sayılabilecek olanları:
İşte bu çalışmaların ve özellikle bu konuya ilişkin yıllardır araştırmalar yapan Dan Buettner’in, Mavi Bölgeler Yöntemiyle Mutluluğu aramak kitabında öne çıkan yerlerden biri Danimarka olarak çıkmıştır. 2013 yılının Mart ayında, eşimle 3 gün için gittiğim ve özellikle kitapta anlatılan bilgileri gözlemlemek istediğim Danimarka – Kopenhag gerçekten son derece ilginç ve güzel bir yerdi. Elbette 3 gün sadece yüzeysel bir gözlem için yeterli olabilir ama öncesinde sizlerle bu yazıda paylaşacağım bilgilerin bir kısmını bir fiil görmek ve doğrulamak benim için oldukça önemliydi. Gelin şimdi birbiri ardına yapılan çalışmalarda istikrarlı bir şekilde neredeyse en üst seviyeye ulaşacak bir biçimde yüksek mutluluk ve refah seviyesine sahip olduğu belirtilen, bu küçük kuzey Avrupa ülkesini mercek altına alalım:
![]() |
![]() |
![]() |
Şaşırtıcı olan şeylerden biri sokaklarda yürürken sürekli gülen, neşeli inşalara pek rastlamıyorsunuz. Bu durum mutluluk araştırması sonuçlarını düşündüğünüzde insanı şaşırtıyor. Peki, ne oluyor da görünür de sürekli gülümsemeyen bu insanlar mutlu? Yapılan araştırmalar Danimarka ile ilgili şunları söylüyor:
Bu 5.5 milyonluk küçük kuzey Avrupa ülkesi, çocukları ve yaşlıları için diğer ülkelere göre en fazla harcama yapan ülkeler arasında. Hayat boyu sağlık hizmetleri, Danimarkalıların doğuştan kazandıkları bir hakmış. Eğitim ücretsiz ve üniversite öğrencilerine okula gittikleri için belli bir ücret ödeniyor. Doktor muayeneleri, tetkikler ve ameliyatların tümü devlete ait. Çocuk sahibi olmakta sıkıntı yaşayanların tedavileri de devlet tarafından karşılanıyor. İşsiz kaldığınızda (ki bu çok nadir rastlanan bir şeymiş) devlet size yeni bir iş armanız için belli bir ücret ödüyormuş.
Bunların hepsini gözlemlemek mümkün değildi tabi ki. Ama sokaklarda ve restoranlarda bisiklete binen insanlar, birlikte yenen arkadaş ya da ailece yemek ortamları, temizlik, sessizlik, kurallara uyulması, en sıra dışı bölgelerinde bile kendinizi güvende hissetmeniz ( Christians denen bir bölgesinde uyuşturucunun serbest olduğu ve hippi tarzı bir yaşamın benimsendiği bir bölge) net bir şekilde görünüyordu.
Dünya Değerler araştırmasında Danimarkayı en yüksek sıraya yerleştiren iki önemli faktör eşitliğe ve hoşgörüye inanmalarının olduğu bulunmuş. Örneğin araştırmada sorulan sorulardan biri olan “tüm dinlerde doğru ya da iyi bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Danimarkalıların geneli evet cevabını vermiş. Özellikle statü meraklarının olmaması gerçekten önemli bir faktör sanırım. Dünya değerler araştırmasını inceleyen bir Danimarkalı araştırmacının ifadesi ile “ Danimarka’da taksiye bindiğinizde ön koltuğa oturursunuz. Yeni bir BMW satın aldığınızda ise insanlar size tepeden bakar ve eril enerjinizle ile ilgili bir sorununuz olup olmadığını merak ederler” diyor.
Benim de merak ettiğim ve nerede okuduğum ya da duyduğumu tam hatırlamakla beraber zihnimize kazınmış olan Danimarka'nın uzun, karanlık kışları ve yüksek intihar oranları konusuna bir abartı olduğu kitapta paylaşılmaktadır. Özellikle son yıllarda bu oranın düştüğü ve şu anda Dünya’da 15. Sırada bulundukları ve bunun nedeninin bile aslında açık bir toplum oldukları ve tüm olayları açık ve doğru bir şekilde raporladıkları olarak ifade ediliyor.
Ve kitabın içinden harika bir bölümü olduğu gibi aktarmak istiyorum. Eğer ideal bir toplum yaratılsa nasıl olabilirdi? On yıllardır süren mutlulukla ile ilgili araştırmalar ve 4000 kadar akademik makaledeki bilgiler damıtılsa ve insanların çoğunu mutlu edecek bir tasarlansa bu yer nasıl olurdu sorusunun cevabı Danimarka’nın Aarhus şehrinden geliyor:
“…böyle bir yer kaldırım taşları som altından yapılmış olmayacak ya da büyüleyici bir dağ, ya da deniz manzarasına sahip olmayacaktı. Lüks mağazalar, golf kulüpleri, aşırı büyük evler ya da zengin sınıfını diğer sınıflardan ayıran diğer mekânlara çok az yer verilecekti. Bunların yerine, orada iyi okullar, ücretsiz sağlık hizmetleri, kreşler, yeşillikler içindeki şehirlerde, mahalle mahalle sırlanmış çeşitli ibadethaneler olacaktı. İnsanlar yaya kaldırımlarından kolayca ulaşabilen barlar, kafeler ve sosyal kulüpler bolluğu içinde yaşayacaktı. Sakin ama aynı zamanda kültürel açıdan canlı bir şehir merkezinin etrafında doğa – varoşlar değil – kuşatacaktı. Vatandaşlar evlenmeye meyilli ama boşanmakta da özgür olacaklar, güvenilir olup başkalarının işine burunlarını sokmayacaklar, otoriteyi sorgulayıp komşularını yargılamayacaklardı. Kadınları kendilerini oyalayan – ama tüketmeyen – evlerine yakın işlerde çalışacaklardı. Çok az insan fazla varlıklı olup ondan daha azı ise fazla yoksul olacaktı.”
![]() |
![]() |
![]() |
Umarım insanlık, şu anki vizyonumuzla bu resmi çizebildiğimiz ama daha ileri de çok daha iyilerini çizebilecek kentler ve toplumlar yaratabilir. Bu çalışmalardan mutluluğun yalnızca bireysel bir çaba değil biz insanoğlu gibi birlikte yaşayan topluluklar gibi oluşumlarda kolektif bir çabanın da ürünü olduğunu anlıyorum. Bireysel gelişmişlik ve mutluluk toplumsal gelişmişlik ve mutlulukla birbirini besleyen çift taraflı bir döngü sanırım.
Umarım bu yazının yayınlandığı tarih olan 23 Nisan, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün olağanüstü vizyonuyla çocuklara armağan edilen, Dünya'nın tek çocuk bayramında, geleceğimizin garantisi, tüm çocuk sahiplerinin sanırım en üst düzeyde hissettiği mutluluk duygusunu bizlere yaşatan çocuklarımıza ve bunlardan biri olan benim kızım Duru'ya, daha güzel ve mutlu olabilecekleri bir Dünya bırakmak için bu güzel örneklerden insanoğlu faydalanır.
Yararlanılan Kaynak: Dan Buettner, Mutluluk:Mavi Bölgeler Yönetemiyle Mutluluğu Bulmak, Butik Yayıncılık