Bu ne yaman çelişki!
paylaş

Aslında yazının adı "Bilişsel Çelişki" olacaktı. Ancak konunun daha adından meymenetsiz olmaması için, konunun özetini ifade eden bu başlığı tercih ettim.

Biz insanoğlunu diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliğimiz  bilinç düzeyimizin yüksek olması ve aklımızı yüksek kapasitelerde kullanıyor olmamız gibi görünse de aslında bir o kadar çelişki davranışlarımız var.

Psikolojide "Bilişsel Çelişki", İngilizce adı ile "Cognitve Dissoance" olarak bilenen bu model özetle şunu söylemektedir:

Düşündüğümüz ile yaptıklarımız arasında genelikle büyük bir fark vardır.

Birtakım şeylerin yanlış veya aptalca olduğunu bilmemize rağmen yapıyor olmamız, içimizde bir vicdan azabı yaratır.

Bilişsel çelişki ifadesi, psikolog, Leon Festinger tarafından eylemlerimizin inançlarımızla tutarlı olmadığı zihin durumunu tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Örneğin; çocuklara karşı şiddetin aşağılık bir şey olduğunu bilmenize rağmen bir çocuğa tokat atmak gibi.

Burada ilginç olan husus; neden yanlışlarımızla yüzleşmenin bu kadar güç olmasıdır. Özür dilemek yada af dilemek yerine, hiç istenmeyen, sevimsiz bir özelliğimiz olan kendimizi doğrulamayı tercih ederiz.

Bir savunma mekanizması olarak çalışan bu davranış, kendimize güvenimizi kaybetmeden akşam yatağa yattığımızda rahat uyumamızı sağlar. Bu yüzden çoğu zaman sadece görmek istediklerimizi görür, çelişen durumları gözardı ederiz ve pozisyonumuzu güçlendirmek için argümanlar arar,buluruz.

Peki, bu çelişkili durumun üstesinden nasıl gelebiliriz. Cevap aslında basittir: ya tutumunuzu ya da davranışı değiştirerek.

Çelişkiyi güçlendiren iki önemli faktör vardır:

  1. Çelişkiye neden olan inançlarımızın sayısı,
  2. Bu inançlara atfettiğimiz önem.

Bu çelişki yaratan durumdan kurtulmanın yolları da şöyle önerilmektedir:

  1. Çelişkiye neden olan inançlarımızın önemini azaltmak,
  2. Çelişki yaratan inançlarımızı önemsizleştirecek daha tutarlı inançlarımızın sayısını artırmak veya,
  3. Tutarsız inançlarımızı değiştirmek

Günlük yaşamda çok sık karşılaştığımız sağlığa son derece zararlı olduğunu bilmemize rağmen sigaraya içiyor olmamız, bu modele göre şöyle açıklanabilir.

Bilişsel Çelişki

Yukarıda şekildeki gibi bir kişi, bir tutum değişikliğine gitmiş en azından durumla yüzleşmiştir. Bu yüzleşmenin sonucu rahatlama durumu için başka bir davranış bulduğunda, bu davranış,  sigara içme davranışını bırakmasını sağlayabilir.

Dolayısıyla insanoğlunun temel eğilimi, bilişsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumaktır. Bu tutarlılığı sağlamak önce tutum değişikliği gibi görünse de bazı araştırmacılar davranışı değiştirmenin önemini vurgulamaktadırlar. Ancak tutum ve davranış arasında bir etkileşim olduğu da son derece açıktır.

Dolayısıyla bilgi önemlidir, tutumu etkiler ancak asli olan uygulamaya geçmek ve bunu nöronlar arasındaki etkileşim bir yol oluşturana yani öğrenme gerçekleşene ve bir alışkanlık edinene kadar devam etmektir.

Düzenli egzersizin sağlıklı yaşam için önemli, akşamları yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu gibi bilgileri günümüzde çoğu kişi bilmektedir. Buradaki sorun uygulamaya geçme sorunudur. Malcolm Gladwell'in "kıvılcım anı" dediği uygulama anı örneğin; spora gidenlerin bildiği bir an olan spor ayakkabısının giyildiği an önemlidir. Gün başında ya da bitimine doğru spora gitmek hepimiz için zordur ve türlü bahaneler üretiriz ama bir şekilde gittiğimizde ve spor ayakkabısını ayağımıza giyip salona girdiğimiz anda genelikle bambaşka bir şey olur ve spora başlarız.

Burada önemli noktanın tutum ve davranış arasındaki bu tutarlılığı sağlamak adına savunma mekanizmamızı çalıştırdığımızın farkına varmak ve öncelikle bunu yaratan durumla yüzleşmek olduğudur. Sonrası bilinçli olarak seçtiğimiz davranışların sonuçlarına katlanmaktır.

Yararlanılan Kaynaklar:

  • Mikael Krogreus, Roman Tschappeler, The Decision Book, Profile Books
  • http://psychclassics.yorku.ca/Festinger/
  •  Nuri Bilgi, Sosyal Psikoloji Sözlüğü, Bağlam,2003
  • http://queenieni.wordpress.com/2011/04/27/cognitive-dissonance-l-festinger/
Kuyruklu Yıldız Gözlemlerine Hazırlanın...İlki Pan-STARRS
Pygmalion Etkisi