Ünlü tibetli budist eğitmen Mingyur Rinpoche 4 yıl önce ansızın ortadan kayboldu. Gezinerek abdal bir derviş gibi kendini sokaklara ve mağaralara bıraktı. 2015 yılının kasım başında döndü. Kendisi ile yapılan ilk röportaj’dan davranış değişikliği sağlama ile ilgili bildiğimizi düşündüğümüz ama gerçek anlamda belki de tam olarak içselleştiremediğimiz bir sonuca ulaşmıştır. Önce röpartaja bir göz atalım:
Rinpoche,Hindistanda sokaklarda yaşayarak, Himalayalarda mağaralarda meditasyon yapıp , gezinerek inzivaya çekilme fikri nereden çıktı?
Daha önce 3 yıl süre ile geleneksel bir inzivaya çekilme deneyimi yaşamıştım. Ancak şimdi yaşadığım şekli ile bir çeşit gezinerek inziva fikri çok uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi. Dağları severim, mağaraları severim ve geçmişte, Nyoshul Khen Rinpoche gibi çok değerli meditasyon öğretmenlerim tarafından bu şekilde inzivalar için esinlendirildim.
Niçin kimseye planlarından bahsetmedin?
Babam, Tulku Urgyen Rinpoche, bu şekilde bir inzivaya çekilmek istediğini bana anlatmıştı. Ancak ne zaman buna teşebbüs etse, öğrencileri onu vazgeçirmiş ve manastıra döndürmüş, öğretmeleri de onun orada kalması gerektiğini söylemiş. Bana eğer gerçekten böyle bir şey yapmak isteseydim, bunu kimseye söylememeliydim dedi. Ve geri dönene kadar da kimseye bundan bahsetmemelisin dedi.
Önemli bir budist öğretmen olarak konforlu manastırınızdan çıkıp Hindistanda sokaklarda yatmak ve yaşamak nasıl bir şeydi?
Sokalarda yaşamak ile ilgili çok güçlü bir isteğim vardı fakat nasıl olacağına ilişkin tam bir acemi idim. Bu konuda olgunlaşmam zaman aldı. Rahip kimliğimden vazgeçmem bunlardan biri idi. Ayrıca komfor, yiyecek ve yaşamın temel ihtiyaçlarından hatta güvende olmaktan bile vazgeçmek zorundaydım. Her şeyi bırakma ile ilgili yaptığım meditasyon uygulamalarım için çok güzel bir deneyim oldu.
Yaşadığın en iyi deneyim neydi?
Kushingarda, Buda’nın öldüğü kutsal yerde, neredeyse ölmek üzere olduğum ama kısa bir süre içinde tekrar inzivaya geri döndüğüm deneyimdi. Kusma ve diyare’den dolayı çok hastaydım ve bir sabah sağlığım o kadar kötüydi ki öleceğimden emindim.
Hastalandığımda vücudum, giysilerim tüm sahip olduğum konforlar ve hatta Mingyur Rinpoche kimliğim gibi sahip olduklarımın şeylerin içinden geçip gittiğimi hissettim. Yavaşça bıraktım, bıraktım, bıraktım ve sonunda ben kimlliğimi de bıraktım. Düşündüm ki “Eğer öleceksem, tamam. Eğer öleceksem, problem yok”. O anda hiçbir korkum kalmadı.
Kitaplarda yazdığı gibi bir çeşit ayrışma ve fiziksel bedenimle bir bütün olarak teması kaybetme halindeydim. Daha sonra harika bir deneyim yaşadım. Düşünce, duygu, kavramlar, nesne ve özneler yoktu. Zihin, sanki güneşli bir mavi gökyüzü gibi tertemiz ve uyanık, şeffaf ve her tarafa yayılmıştı. Bunu kelimelere dökmek gerçekten çok zor.
Sonra, belirli bir noktada şu düşünce oluştu “ şimdi benim için ölme zamanı değil”. Bu bir çeşit merhamet durumu ile ilişkiliydi. Daha sonra birden tekrar bedenimi hissettim ve gözlerimi açtım. Biraz su içmek için ayağa kalktım ve aniden bilincimi kaybettim ve komaya girdim. Yerel bir klinikte kolumda bir glikoz serumu ile uyandım. Ertesi gün tekrar kendime geldim ve klinikten ayrıldım.
Daha sonra ne oldu?
Bu deneyimden sonra zihnim o kadar açıktı ki tefekkür durumum gerçekten gelişmişti. Tüm dirençlerim gitmiş ve sanki her şeyle bir olmuşum hissi vardı. Artık sokalara geri dönebilir ve herşeyden keyif alabilir/verebilirdim. Bundan sonra hiç büyük bir problemle karşlaşmadım.
İnzivanızın geri kalan yılları nasıl gitti?
Yazları, Himalayalara, Budistlerin hac için gittikleri yerler olan Tso Pema ve Ladakh’a gittim. Kışları düzlüklere indim ve Hindistanda Budist ve Hindular için kutsal yerlere ve Nepal’e gittim.
Yaşadıklarım içinde en iyi olanı, herhangi bir adanma veya programa bağlı kalmadan özgürce seyehat etmekti. Gökyüzünde uçan bir kuş gibi tam bir özgürlük hali idi. Elbette korkusuz bir şekilde olanı. Evsizdim ve param bitmişti. Dilenecektim ve insanlar bana ya para ya da yiyecek verecekti. Bunun dışındaki zamanlarda benden gitmemi isteyeceklerdi.
Yaptığım meditasyonlara çok basit haliyle devam ettim. Hiçbir bir büyük ritüel yapmadım ve sadece yanımda birkaç kitap taşıdım. Bazı mağaralarda, Buda’nın bir heykeli veya imajı dahil hiçbir şeyim yoktu. Her şey son derece basitti.
Şimdi geri döndünüz bu deneyim dharma’yı öğretme şeklinizi nasıl değiştirecek?
Artık sadece meditasyon ve pratik yaparak değil aynı zamanda davranış ve tutum ile de çok daha deneyimsel bir yolla öğretmek istiyorum. Bakış açısı, meditasyon ve tutum – Bu üç straeji birlikte çok önemli. Belki geçmişte çok daha fazla meditasyon ve bakış açısına odaklanmıştım. Şimdi meditasyonun gün be gün yaşama nasıl transfer edileceği üzerine odaklanmak istiyorum. Akıl, kalp ve davranış, üçü birlikte.
Mutluluğun gerçekten şükran ve vermekte bulunduğunu hissediyorum. Herşey sevgi, bilgelik ve berraklığın bir görüntüsüdür. Bu Vajrayana Budizm’inin temel bakış açısıdır: Hepimiz Buda’yız. Aydınlanmanın bu doğası sadece senin içinde değildir. Heryerdedir. Bunu anlayabilir ve şükredebilirsin. Bu mutluluğun ana kaynağıdır: Minnet ve şükür.
Bu gezinerek yaptığım inziva, yaşamımım şimdiye kadar en iyi şeyi idi. Yıllardır meditasyon yapmaktayım ve bir meditasyon eğitmeniyim. Ancak bu zamana kadar hala biraz kibir, biraz egom vardı. Şimdi bu deneyim yoluyla kendimi gökyüzünde süzülen bir kuş gibi özgür hissediyorum. Hürüm ve istediğim yere uçabilirim.
(Bu uçabileceğim anlamına gelmez, tamam mı? Sakın uçabişeceğini düşünme!)
Son derece yalın ve net cevaplanmış bu röportaj üzerine aslında hiçbir şey yazmaya bile gerek yok sanırım. Ama gene de hala “biraz” kibir ve ego’ya sahip olduğuma sığınarak şunları ilave etmek isterim.
Davranış değişikliği bir süreç, emek isteyen bir süreç. Dolayısıyla her süreçte olduğu gibi bir başı ve sonu var. Başlangıç kısmı bir farkındalık sanırım. Bir şekilde değişim gerekliliğini fark etmek ve o konuda daha fazla bilgi edinmek. Edinilen bilgiyi muhakeme ederek eğer kabul ediyorsanız bunun gerekliliğine inanmak yani olumlu bir tutum geliştirmek.
Budist eğitmenimizin buraya kadar bir sorunu olmadığı açıktı. Ancak sahip olduğu bu güçlü tutum, kendisi için “sınırılı” diyebileceğimiz bir takım meditasyon uygulamaları ve ritüelleri ile yerine getiriyordu. Yani bir davranış gösteriyordu ancak bu konuda hem daha etkili bir rol model olmak hem de onu izleyen tüm grubun davranışını etkilemek adına muhtemelen daha iyi olabileceğini düşünüyordu. İşte bu nedenle yaşadığı deneyimsel öğrenme süreci çok daha etkili, kalıcı ve gerçekte tam olarak yapmak istediği ancak belki de yapamadığı bazı istemediği alışkanlardan kurtulmasını sağladı.
Bu anlamda farkındalık, bilgi ve tutum değişikliği belki bu süreç içerisinde göreceli olarak daha kolay ancak tam olarak yapabilmek ve bunun neticesinde olmak diyebileceğimimiz davranış değişkliğinin çok daha meşakatli ve uzun bir süreç olduğunu söylemek çok yanlış olmayacaktır sanırım. Zira birkaç kitap okumak, bazı eğitimlere katılmak son derece faydalı olmakla beraber, bu tür aktvitilerin farkındalık, bilgi , tutum gibi daha ziyade davranışa hazırlayan unsurlar olduğunu unutmamak lazım.
Özellikle eğer siz bir eğitmenseniz, öğrencileriniz – katılımcılarınız da bir davranış değişikliği gerçekleştirmeye yardımcı olmak gibi bir amacınız varsa önce bu davranış değişkliğini sizin yapmış ve deneyimlemiş olmanız oldukça önemli sanırım. Burada sizin de bu deneyimsel öğrenme sürecinden geçmeniz elbette yeterli değildir. Bir eğitmen olarak her bir öğrencinizi bu deneyime teşvik etmek ve kendi öğrenme yollaru ile öğrenmelerini sağlamak son derece önemlidir. Aksi takdirde sadece bilgi ve sınırlı bir pratik ile gerçek deneyimi yaşatmadan davranış değişikliğine gitmek çok zor olacaktır. En önemlisi ise korkularımızdan arınarak alışkanlılarımızı terk etmek neredeyse imkansız olacaktır.
Korkulardan, istemediğimiz ancak vazgeçemediğimiz bazı alışkanlarımızdan arınmak ancak daha çarpıcı, gerçek deneyimlerle mümkün sanırım. Nasıl ki iyi bir sunum yapma, ekip yönetme, birilerini ikna etme, bir şey satma gibi iş hayatı gerçeklerinden iyi bir insan olma, değer yaratma, birinin hayatına pozitif katkıda bulunmaya kadar olan yaşam sürecindeki kimi isteklerimizi davranışa çevirmek için deneyim kazanmak gerekiyorsa her şey için emek, sabır ve deneyim gerekiyor.
Dolayısıyla bir şeyi değiştirmek istiyorsak sadece akıl ve pratik yapmak değil, akıl, duygu ve davranış üçlemesini sabırla, emekle birleştirerek adım adım bu değişikliğe gitmek önemli .Sonuçta istemediğimiz alışkanlıklardan kurtulmak korkularımızdan arınıp özgür kalmamızla mümkün olacaktır. Özgür kalabilmek için eyleme ihtiyacımız var. Anlamlı mutluluk böyle anlarda yakalanabilir belki.
Yararlanılan Kaynak: