ASTROLOJİ: Bir Astronomun Bakış Açısı
paylaş

pic1_1Yeni yıl yaklaşıyor. Pek çok insan yeni yıl vesilesi ile geleceğini merak ediyor ve bunun için çeşitli yollara başvuruyor. Bu yollardan biri de astroloji. Bir astronom'un gözüyle gelin bakalım astrolojiye acaba gerçekten geleceğiniz ve karakterinizle ile ilgili bilgileri  size sunabiliyor mu?

Geçmişte Astroloji ve astronomi aynı disiplindi. Ancak geçmişten bugüne bilim çok gelişti diyor Astronom Prof.Dr. Alister Graham ve devam ediyor:

Dilediğiniz gökbilimciye antik zaman astroloji uygulamalarına inanıp inanmadıklarını sorabilirsiniz; alacağınız yanıt sürekli olarak hayır olacaktır. Buna rağmen astronomi biliminin kökenleri çok eski çağlara uzanan bu astrolojik inanç sistemine dayanmaktadır.

Belki de beklendiği üzere ilk uygarlıklar yıldızlar ve gezegenlere hayatlarını büyülü bir şekilde etkileyebilen doğaüstü güçlerin bir kanıtı nazarıyla bakmışlardır. Babilli papazların yazılarına dayanarak, papazların çeşitli astronomik olayları kehanet olarak ‘yorumlayabildiklerini’ biliyoruz. ‘Benzetim ilkelerini’ veya ‘örtüşme yasalarını’ kullanarak Babilli papazlar gökcisimlerinin konumlarına dayanarak kralların gelecekteki devlet işleri hakkında kehanetlerde bulunabileceklerini iddia etmişlerdir. Örneğin, kırmızı renkli Mars kanı işaret etmektedir ve yakın zamanda çıkacak bir savaşın habercisidir; iki balığa benzeyen bir takımyıldızı ise suya atfedilmekteydi.

Mısır imparatorluğu zamanında gökyüzündeki mesajlar salt zengin ve güçlülere yönelik değildi – bu çağda yıldız ve gezegenlerin herkes için nasihatleri vardı. Mısırlı astrologlar bir bireyin doğum anının o bireyin karakter ve yaradılışını belirlediğine olan inanca dayanan horoskoplar hazırlamaktaydı. Böyle bir artan müşteri tabanı ve önceleri yalnızca elit kesim için olan gökyüzü ve tanrılarla olan bu yeni kişisel bağlantı ile astroloji ve horoskop üretimlerinin neden zenginleştiğini anlamak kolay olmuştur.

Antik Mısırlılar ayrıca Güneş tanrısı Ra’nın her gece gök tanrıçası Nut tarafından yutulduğuna ve ertesi gün tekrar doğduğuna inanmaktaydılar. Nut geri döndüğünde ve Dünya tanrısı Geb’in yıldız işlemeli vücuduna sarılarak Dünya üzerini kapladığında gece olmaktaydı. Gündüzleri yaşanan fırtınaların Nut Geb’e yaklaştığına meydana geldiğine ve Geb’in kahkahasının ise depremlerin kaynağı olduğuna inanmaktaydılar. Antik Yunanlılar kişileri gökyüzü ile ilişkilendiren örtüşme sistemini daha da geliştirmişlerdir. Bugün astroloji olarak bildiğimiz bu sihirli dünya görüşünün matematiksel olarak açıklanması Aristo’nun çabalarıyla olmuştur. Antik Mısır biliminde Dünya tanrısı Geb geceleyin gök tanrıçası Nut tarafından örtülmüş

Yunanlılar ve Romalılar

Yunanlılar, Babil zodyakı ile Ay ve gezegenleri Güneş’ten ayırarak açısal mesafeye anlam kazandırmaya dayanan Mısır sistemini birleştirmişlerdir. Zodyak, Güneş ve bununla birlikte güçlü Güneş tanrısının hangi takımyıldızında oturduğu izlenimini göstermektedir. Zodyak aynı zamanda bireylerin ‘burçlarını’ da göstermektedir. Yunanlılar, Güneş tanrısının diğer ‘tanrılara’ (gezegenlere) olan bir kişinin doğumundaki göreceli yakınlıklarının kişiliği etkilediğine inanmaktaydılar. Benzer şekilde Güneş tanrısının belirli bir takımyıldızı ile ilişkilendirilmesinin karakterimizi belirlemektedir. Konu üzerindeki diğer değişiklikler belki de Dünyanın Güneş Sisteminin merkezinde yer aldığına olan yanlış düşünceleriyle tanınan Romalılar, bilhassa Batlamyus’tan MS 2. asırda gelmiştir. Astroloji geliştikçe her bir burca o burçla ilgili şekli bir takımyıldızının en parlak yıldızlarının izlenmesiyle ortaya çıkan kurgusal bir varlık veya figür verilmiştir. Su burcu Balık altında doğanların denizi sevdikleri ve akıntılı yapısının Balıkları değişen durumlara uyum sağlayabilir yaptığı iddia edilen su ve nehirlerle ilgili çeşitli becerilere sahip oldukları farz edilmektedir. Balıkların aynı zamanda bu takımyıldızında iki balığın yer almasına bağlı olarak belirli bir derece düalizme de sahip oldukları ve buna bağlı olarak diğer kişilerin bakış açılarına karşı merhametli oldukları söylenmektedir. pic3 Bu sözde örtüşme yasalarının nasıl çalıştığına dair başka örnekler vermek gerekirse, Aslan burcunda doğanların gururlu, güçlü liderler oldukları söylenmektedir; Koç burcunda doğanlar sözüm ona inatçı ve fevridirler; İkizler burcunun bölünmüş kişilikleri vardır, sosyaldirler ve iyi iletişim kurarlar; Boğa burcunda doğanlar hantal, sabırlı ve dik başlı yapıya sahiptirler; Akrep burcu ise kendini korur.

Eskiden astronomi ve astroloji birbirine geçmiş bir biçimde ele alınmıştır: Galileo (1564-1642) ve Kepler (1571-1630) uzman astrologlardı. Fakat doğa güçleri ile yıldızlar ve gezegenlere olan mesafeler daha iyi anlaşıldıkça astroloji sözde bilimin alanlarına kaymıştır. Bugün, Güneş ile yıldızlar arasında takımyıldızlarını belirleyen önemli hiçbir etkileşim olmadığını biliyoruz – aradaki mesafeler basitçe çok geniştir. Bunun yanı sıra takımyıldızlarındaki yıldızların kendi aralarında genellikle fiziksel bir birlik bulunmamaktadır; yalnızca Dünyadan bakıldığında varmış gibi gözükmektedir. Böylelikle, bir zamanlarda Babil tanrıçaları Anunitum ve Simmah, Suriyeli tanrıça Astarte ve Yunan tanrıçası Afrodit ve oğlu Eros ile bağlantılı olan Balık takımyıldızı yalnızca Samanyolu galaksisi boyunca yayılmış kendi yerçekimine sahip nükleer füzyon reaktörleri – yıldızların bir saçılmasıdır. pic4

 

Yerçekimi kuvveti

pic6Fakat yıldızlar ve gezegenlerin uyguladığı ve bizi etkileyebilecek bilinen herhangi bir kuvvet var mıdır? Yerçekimi ve elektromanyetizm olası adaylardır fakat yine de bu güçler önemsenmeyecek kadar zayıftırlar. Doğum anımızda kadın doğum uzmanı yıldızlar ve gezegenlerden daha çok büyük bir yerçekimi kuvvetini üzerimize uygular ve buzdolabı mıknatıslarının daha güçlü elektromanyetik etkisi vardır. Bunun yanı sıra güneş patlamalarındaki değişimler günden güne rastgele bir biçimde değişen ve gezegen ve yıldızlardan gelen manyetik etkiye göre çok daha büyük olan Güneş’in Dünya üzerindeki manyetik etkisine yol açar. Hastanelerdeki ameliyathanelerin ışıkları ve hatta yerel TV ve radyo istasyonları uzaydan gelen radyasyona kıyasla çok daha fazla radyasyon üretir.   

pic7

Bu nedenle bilhassa karakter özelliklerinin sözde gökteki bu mitolojik varlıkların karakter özelliklerine dayanıyor olduğunu düşündüğümüzde çok sayıda kişinin katılımıyla gerçekleştirilen modern araştırmaların takımyıldızı veya gezegenlerin ferdi kişiliklerimize dair kavrayış sağladığına dair hiçbir kanıt ortaya koyamamış olması az da olsa şaşkınlığa yol açmaktadır. Evlenme ve boşanma oranları iddia edildiği gibi uyumlu ve uyumsuz ‘burçlar’ arasında herhangi bir bağ ortaya koymamıştır. Gösteri sanatçıları ve askeri personelde olduğu gibi her bir burçtan eşit sayıda bilim insanı vardır; bu meslek gruplarının herhangi birisi için belirli bir burçtan olma gibi bir eğilim bulunmamaktadır. 2003 senesinde Avustralyalı bilim insanı ve eski astrolog Geoffrey Dean ve Kanada’da yerleşik Saskatchewan Üniversitesi’nden bir psikolog olan Ivan Kelly, Londra’da doğan 2000’in üzerinde ‘saat ikizinin’ katıldığı bir araştırma sunmuşlardır. Aynı saatte doğan kişilerin astrolojiye göre son derece benzer kişiliklere sahip olması gerekmektedir. Ancak araştırmada bu ‘saat ikizleri’ ile rastgele seçilen iki kişi arasında olan benzerliklerden daha fazla benzerlik olduğuna dair herhangi bir kanıt bulamamıştır.

Başka bir araştırmada Dean 22 kişiye astrolojik yorumlarının doğruluklarını derecelendirmesini istemiş fakat bu yorumlardaki ifadelerin yarısını tam karşı anlamlarıyla değiştirmiştir. Değiştirilmiş yorumların verildiği kişiler bu yorumları horoskopları değiştirilmemiş kişiler kadar yüksek seviyede derecelendirmiştir. 2007 senesinde David Voas İngiltere ve Galler’deki 10 milyon evli çiftin doğum tarihlerini incelemiştir. Belirli bir burçtan olan kişiler gerçekten de birbirleriyle bilhassa uyumlu olsalardı kişiler bu durumun eşinin burcuna yansımış olduğunu görmeyi bekleyebilirlerdi – fakat sonuçlar böyle bir eşleşme ortaya koymamıştır. pic5 Peki horoskoplara inanmanın arkasında makul bir açıklama var mıdır? Açıklamalardan biri genel itibariyle bunların sıklıkla muğlak olduğudur. Belki de bazı kişileri nasıl başarıyla inandırdıklarını açıklayabilir: yorumlar spesifik tahminler ortaya koyduğunda denekler doğru çıkmayan konuları unutmaya fakat tutarlı gözükenlere odaklanma eğilimdedirler.

Popüler çekicilik

Çok sayıda birey ve işletme önemli profesyonel ve kişisel kararları çözümler bulmada bizlere yardımcı olduğunu iddia ettikleri astrologlar ve günlük horoskoplardan aldıkları tavsiyelere dayandırmaktadır. Kiminle flört etmeli? Kimi işe almalı? Parayı harcamalı mıyım yoksa tasarruf mu etmeyelim? Her 60 yılda bir gelen ve aile sadakatinden yoksun ve müthiş bir egoyla doğacak kız çocukların babalarına ve müstakbel kocalarına uğursuzluk getireceği söylenen ‘Alevli At’ yılı olduğundan 1966 senesinde çiftler doğum yapmaktan kaçınmış ve Japonya’daki doğum sayısında yüzde 25 düşüş yaşanmıştır. 1988 senesinde eski ABD başkanı Ronald Reagan’ın programını San Franciscolu bir astrolog olan Joan Quigley’in yazılarına göre planladığına dair çokça haber çıkmıştır. Daha yakın zamanda 2014 senesindeki ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) Bilim ve Mühendislik Göstergeleri araştırması Amerikalıların yüzde 45 gibi büyük bir çoğunluğunun astrolojinin ‘kısmen’ veya ‘oldukça’ bilimsel olduğunu düşündüklerini bildirmiştir. Benzer şekilde Hindistan’da üst düzey siyasetçilerin de dâhil olduğu birçok kişi bilhassa önemli kamu ve özel olayların en uygun şekilde zamanlanmasında hâlâ astrologlara danıştığı bildirilmiştir. Buna karşın NSF raporunda Çin halkının yalnızca yüzde sekizinin horoskopları inandığına dikkat çekilmiştir.

Herhangi bir bilimsel dayanağı olmamasına karşın astrolojinin dayanıklı çekiciliği yıldızların gücünden çok insan psikolojisi hakkında daha fazla bilgi vermektedir.

Kaynak:  Prof.Dr. Alister Graham, Astrology: An Astronomer's View,  Sky at Night Magazine, December 2014  

Optimum Denge Modeli (ODM)
"Hepimiz Yıldız Tozuyuz", peki bunun anlamı nedir?