Örgüt ve İlişki Sistemleri Koçluğu (ORSC - Organization & Relationship Systems Coaching)
paylaş

Geleneksel koçluk yaklaşımları bireysel değişim ve gelişim uygulamaları üzerine odaklanır. ORSC yaklaşımı ise bireylerin meydana getirdiği ilişkilerin gücünü fark ederek bunun üzerine yoğunlaşan bir koçluk yaklaşımıdır. Bu güçlü bir yaklaşım çünkü insanlığın büyük bir çoğunluğu izole bir şekilde yaşamıyor. Kurduğumuz ikili, üçlü ilişkilerle arkadaşlık, dostluk, aile veya daha büyük anlamda çeşitli sosyal gruplar, toplulukların ya da bir kurumun parçası olarak yaşıyoruz.

Bu ilişki sistemleri içerisinde de “kim kime ne yapıyor?” gibi günlük yaşamda ikili ilişkilerimizden iş yerlerine kadar hemen her ilişki sisteminde gördüğümüz, duyduğumuz dedikodu ve gıybet üreten, bunun sonucunda kin ve düşmanlığı pekiştiren çözümsüz eylemler yerine “şimdi burada ne oluyor?” sorusuna yoğunlaşmak, basit ancak oldukça güçlü bir yaklaşım olarak sunuluyor.

ORSC eğitimi sırasında söylenen kesinlikten uzak fakat bilgece ifade edilmiş iki cümle beni çok etkilemişti:

  • Herkes haklıdır ama kısmen… (Everybody is right… only partially.)
  • Neyin iyi olduğu neyin kötü olduğunu kim bilebilir ki? (Who knows what is good, who knows what is bad.)

ORSC koçluğu sırasında akılda tutulması gereken bu iki cümle, örgüt ve ilişki sistemlerine bu şekilde bakılmasını öneriyor. Bu anlamda birlikte yaşadığımız tüm ilişkilere bu gözle bakmamızda fayda var. Bunun için de öncelikle ilişki sistemi ne demek gelin önce buna bir bakalım...

Aşağıdaki şekilde olduğu gibi en az iki kişinin bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir ilişki kendini üçüncü bir varlık olarak gösteriyor.

Yukarıdaki şekilde bir amaç doğrultusunda bir araya gelen A ve B kişilerinin yaratıkları basit bir ilişki sistemi görülmektedir. Bu ilişki sistemi artık ne tek başına A kişisidir, ne de B kişisi. Bu A ve B‘nin bir araya gelmesinden dolayı ortaya çıkan üçüncü bir varlıktır. Buna bir isim versek, bu bambaşka bir ilişki sistemini temsil eden bir varlık anlamında “C” diyebiliriz.

Moğollar grubunu duymuşuzdur. Grubun çok sayıdaki eski üyelerinden biri olan Barış Manço veya halen üyesi olan Cahit Berkay, Taner Öngür, Emrah Karaca gibi tanınmış üyelerinden olanları bilir, diğerlerini hatırlamayabiliriz bile. Ancak Moğollar Grubu ne Barış Manço, ne Cahit Berkay ya da diğerleridir. Kendi dinamikleri, zekâsı, yaklaşımları olan ayrı bir sistemdir.

Eğer Moğollar ile ilgili bir şey değişmesi veya dönüşmesi gerekiyorsa bu Moğollar olarak ortaya çıkan ilişki sisteminin sesini duymak ve bu ilişki sisteminin zekasını kullanmakla mümkün olacaktır. Yani sadece bir üyenin karar aldığı ve tüm gruba empoze ettiği bir yaklaşımla değil ortaya çıkan bu üçüncü varlıkla etkili bir değişim mümkün olabilecektir diyor ORSC yaklaşımı...

Örgüt ya da İlişki sistemine yapılacak koçluk, ORSC yaklaşımı ile ele alınacak olursa; aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi odağında ilgili İlişki Sistemi’nin yer aldığı ve dört prensip ile yedi ana koçluk becerisi (metaskills) ile çerçevelenmiş bir model doğrultusunda uygulanır.

3

Modelin yapılandığı ana fikir yukarıda da ifade ettiğim gibi bir ilişki sisteminde kimin kime ne yaptığı değil, o ilişki sisteminde ne olduğunu anlamaya çalışmaktır. Yani temel soru: “şu anda burada ne oluyor?” sorusudur ki bu çok güçlü bir sorudur.

Bu yüzden odak noktasında yer alan ilişki sistemi dört prensip çerçevesinde ele alınır:

  1. Müşteriniz yani üzerinde çalışılacak şey ilişki sistemidir.
  2. İlişki sistemleri doğası gereği akıllıdır ve yaratıcıdırlar. Bu yüzden sistemin zekasına güvenmek ve burada ne oluyor anlamalarına izin vermek gerekir.
  3. İlgili ilişki sistemi üzerinde bir bütün olarak çalışmak, tüm sistem içindeki sesleri duymak önemlidir.
  4. Sistemin sesinin üyeleri tarafından duyulmasını ve fark edilmesini sağlamak önemlidir.

Bu prensipler çerçevesinde “şimdi burada ne oluyor, ne olmaya çalışıyor?”u anlama süreci için uygun bir duygusal ortam yaratmak gerekir. Eğer uygun atmosfer sağlanmaz ise doğru bir müdahale yapmak tam olarak mümkün olmayabilir. Bu atmosferin sağlanması için ORSC modeli yedi ana beceri (metaskills) önermektedir:

  • Merak/ Farkındalık
  • İş birliği/Ortaklık
  • Kararlılık
  • Derin Demokrasi
  • Oyunculuk / Keyif alma
  • Saygı
  • Duyguları Anlamak
  • Diğer (gerektiğinde eklenebilecek)

Yazının başından beri görüldüğü üzere bir amaç doğrultusunda bir araya gelmiş insanların oluşturduğu ilişkiler üçüncü bir varlık olarak ele alınmaktadır. Bu durumda, ORSC yaklaşımı çerçevesinde Akademik Zeka (IQ) ve Duygusal Zeka (EQ) dışında, üçüncü tip zeka olan İlişki Sistemleri Zekası (Relationship Systems Intelligence- RSI) ORSC koçluğunda öne çıkmaktadır.

BİZ Zekası ya da İlişki Sistemleri Zekası (RSI), İlişkiyi bir sistem olarak gören, sistemin beklentisi araştıran, “ben ve onların dışında, bir bütün olarak, sistem olarak baktığımda sistemin sesi ne diyor?” sorusuna odaklanan zekâdır.

 

Sonuç olarak önemli olan şey ilişki sistemin içindeki bireylerin ne olup bittiğinin görmelerini sağlamak, onlar için bir şeyleri düzeltmek ya da geliştirmek değil. Eğer bu yapılabilirse sistemin doğal olarak kendi potansiyelini görebileceği ve yönünü tayin edebileceğini varsayıyor model.

Bu amaca hizmet edecek pek çok güçlü araç ve beceriler modelin içinde sunuluyor.

Gestalt, NLP, Zen, Pozitif Psikoloji, Kuantum Fiziği, pek çok farklı disiplin, yaklaşım, felsefe ile John Gottman, Arnold Mindel gibi çeşitli araştırmacı ve düşünürlerin fikirlerini kullanan karma bir yaklaşım olan ORSC eğitimi sürecini yaklaşık 6 aylık bir zaman içinde 5 farklı eğitim modülünde toplamda 15 günde tamamladım.

ORSC eğitimini bu kısa yazı ile özetlemek oldukça zor, burada yapmaya çalıştığım temel felsefesini eğitim kitapçıkları içindeki bilgiler ve kendi yorumlarımla aktarmaktı, umarım yapabilmişimdir.

Gerek eğitim sırasındaki uygulamalar gerekse de kendi profesyonel yaşamımdaki bireysel ve takım koçluğu deneyimlerimden söyleyebilirim ki, modelin prensipleri ve araçları oldukça iyi işliyor.

 

Spiral Dinamikler: Barış İçinde Bir Dünya’da özgür bir BİREY olarak yaşarken HEPİMİZ anlayışına sahip olmak mümkün mü?
Bir Budist Eğitmenin Bakış Açısı ile Davranış Değiştirme