Günümüz rekabet ortamının getirdiği acımasız iş hayatı bazen farkında olmadan oldukça sert – duygusuz işten çıkarma uygulamalarının yapılmasına neden oluyor.
Hele bir de bu “acımasız uygulamalar” sadece yöneticiler değil İnsan Kaynakları uzmanları tarafından da yapıldığında, “en değerli kaynağımız: İnsan” sloganını komik duruma getiriyor.
Nasıl sosyal hayatta evlilik gibi ayrılmak da normalse, benzer şekilde iş hayatında da işe girmek gibi çıkmak da normal bir süreç.
Günümüzde çoğu şirket en iyi işe alım uygulamaları üzerine odaklanarak en doğru elemanı bulmaya çalışıyorlar. İş Dünyası ’da bu tür başarılı uygulamaları PERYÖN işe alım ödülleri, IIP uygulamaları, EFQM Mükemmellik gibi direkt veya endirekt olarak ödüllendiriyor. Bu ödülü alan firmalarda haklı olarak bunu dış çevresiyle paylaşıyor ve bunun iletişimini yapıyorlar.
Buraya kadar her şey güzel, ancak madalyonun bir de diğer yüzü var: İşi ile ilişiği kesilenler.
İstifa edenler bir dereceye kadar ama özelikle işten çıkarılanlar için çok trajik örnekler olduğunu üzülerek belirtmek istiyorum.
Bu örneklerden biri; bir firmada üst düzey bir yönetici ile yollarını ayırmadan önce yaşanan mobbing’e varan süreç ve sonrasında sert bir nihai konuşma ile artık işin bittiğinin söylenmesi ve sonrasında iş akdi fesih edebilen yöneticinin odasına eşyalarını almak için gittiğinde odasının kilitli olması.
Bir başka örnek ise kişiye tam mesainin bittiği saatte iş akdinin feshi edildiğini söylenmesi ve yanında hiç parası olmadığı için şirket servisinden de yararlanamayarak evine dahi gitmekte zorlanması ve bu travmatik örneği ömür boyu hatırlaması.
Farklı acı bir örnek, iş yerinde yaşanan bir sorundan dolayı doğru dürüst ne olduğu anlaşılmadan nerdeyse tekme tokat dayakla atılacak bir şekilde şirketten güvenlik görevlileri ile çalışanın gönderilmesi.
Eminim bu yazıyı okuyan sizlerin hafızasında birçok örnek canlanmıştır.
Bir çalışanın performansı ile ilgili sonuç ne olursa olsun hiçbir çalışan – insan, bu tür davranışlara maruz kalmamalı. Bu sadece işle ilişiği kesilen kişiye değil aynı zamanda kurumdaki geride kalan tüm çalışanlara başlarına neler gelebileceği ile ilgili bir örnek oluşturduğu için kuruma bağlılığı ve gelecek endişesini olumsuz etkiliyor.
Stres kaynakları araştırmalarında, bir insanın hayatında, bir yakınının ölmesi dışında en çok stres yaratan konularından biri boşanma olarak görülmektedir. Bu araştırmaların muhtemelen bir alternatif olarak sunmadığı bu tür travmatik işten ayrılma hikâyelerinin de aynı etkiyi yaptığını hatta konu sadece ekmek kavgası değil, kişinin egosunun ayaklar altına alınması olduğu için çok daha güçlü bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorum.
O yüzden şirketlere “en iyi işe alım uygulamaları” ödülleri gibi “en iyi işten ayrılma” ödüllerinin kesinlikle verilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Bunun manevi açıdan verdiği huzurun yanı sıra en iyi halkla ilişkiler – PR uygulaması olarak da kurumların artı hanesine yazılacağı unutulmamadır.
Bu yüzden işten çıkarmanın son çare olarak ele alınması ve yapılması gerektiğinde de bunun adam gibi yapılması gerekmektedir. Bu sevimsiz sürecin, işten çıkarılan çalışanın hayatında son derece önemli bir an olduğunu unutmadan, hassasiyetle yönetilmesi gereken bir süreç olduğunun bilinmesi son derece önemlidir. Aşağıdaki bazı tavsiyeler bu süreci yönetirken yardımcı olacaktır:
Ve unutmayın herkesin başına gelebilecek olan bu tatsız durum doğru yönetildiği takdirde, bir insanın hayatını pozitif etkileyecek, kurum kültürüne çok güçlü bir katkı yapacak, kurumunuzun dışarıdan olumlu, doğru bir yer olarak algılanmasında parayla ölçülemeyecek bir itibar katacak ve her şeyden önemlisi bir insan kaynakları uzmanı vicdanınız rahat olacaktır.
Elbette bunları yazması kolay uygulaması zor. Yüzlerce kişiyi işe almış o kadar olmasa bile pek çok çıkış görüşmelerinde bulunmuş biri olarak bu hassas süreçte hata yapmadan ilerlemenin her zaman çok kolay olmadığını söylemem gerekiyor.
Eğer sizinde olumlu ve olumsuz deneyimleriniz varsa yorum kısmında paylaşmanızı isterim.